top of page

ÇOCUKLARIMIZIN YARATICILIĞINI NASIL DESTEKLERİZ

Yaratıcılık denildiğinde zihnimizde ilk canlanan düşünce ‘’ farklı olabilme’’ dir. Halbuki insan yaşamının her evresinde yaratıcı düşünce ve davranışları ön plana çıkartacak potansiyele sahiptir. Ellis Paul’ a göre yaratıcılığı iletişim kurmakla bağdaştırmış ve doğal bir süreç olduğunu iddia etmiştir. Problemler karşısında, boşluklarda, yeterli bilgiye sahip olunmadığında içine düşülen karmaşık durumdan kurtulmak suretiyle aranan çözüm yolu yaratıcılıkta doğal bir sürecin göstergesidir. Yaratıcılığı çocuklar ve yetişkinler olmak üzere iki faktör üzerinden ele alacağız.

  1. Çocuklarda Yaratıcılık

Ebeveynlerin başvuruları üzerine genelde karşılaştığımız sorunlar biri çocuklarının sorumsuz, işe yaramadığını düşünen anne ve babaların kaygılarıdır. İlerleyen terapi ve gözlemlenen sonuçlara göre ebeveynler çocuklarının düşünme ve düşüncelerini geliştirmelerine izin vermemekte, örneğin ; çocuğunun yerine karar verme, harekete geçme vb, yaratıcı davranışlar sergilediğinde genellikle evi dağıtmak, yastıklardan kulübe yapmak, sandalyeden ev yapmak gibi çocuklarını engelledikleri sonucuna varılmıştır. Büyüklerimiz boşuna dememişler ‘’ Çocuklu ev dağınık evdir’’ diye. Çocuklar yaratıcılıkta arkadaşlarına göre üstün ve aktif olsalar da ne yazık ki düşünce ve davranış açısından engellenmeleri onları yaşıtlarından daha az yaratıcı ve pasif hale getirmektedir.

Peki ebeveynler olarak neler yapmalıyız?

Öncelikle çocuklarının konuşmasından şikayetçi olmamalı kendini ifade etmesine izin vermeliyiz , üretici davranarak dağıttığı eşyaları hırçınlıkla ve kızarak toplattırmamalı, ürettiği şeyin güzel olduğunu söyleyerek çocuğumuzu desteklemeliyiz ve sonrasında çocuğumuzla birlikte toplamalıyız. Anne- baba olarak tek kendimizi örnek göstermemeli, çevremizde yaratıcı, aktif, enerjisi yüksek insanlar bulundurmalı ve çocuğumuza örnek göstermeliyiz. Çocuklarımızın yetenekli olduğu alanları saptamalı örneğin yabancı dil, müzik, spor, resim, fazla konuşma, okuma ve anladığını aktarma gibi çocuğumuza uygun koşulları sağlamalıyız. Gerekirse ev, şehir, okul değişikliğinde bulunmalı, işimizi değiştirmeliyiz.

Çocuklarımızın ilgi alanlarını nasıl öğreniriz?

Çocuklarımız davranışlarında bize ipucu vermektedirler. Mesela yatağın üzerinde zıplayarak şarkı söyleyen, okulda yabancı dil eğitiminde öğretmeninden övgü alan, araçların motorlarını merak eden çocuklarımız yetenekli olduğu alanların ipucunu vermektedirler. Her şeyi bir kenara bırakalım çocuklarımızı doğru gözlemleye bilmek için yapmamız gereken tek şey onlara çocuk gözüyle bakmalı, temiz, zihni dolmakta olan bir birey olarak görmemiz gereklidir. Onlar bir proje ürünü değildir.

Ek olarak çocuklarımızla oyun oynamalı, oyun içerisinde ki rollerini saptamalıyız. ‘ Ben öğretmen mişim, sen anne mişsin’ ‘Ben doktor muşum senin bebeğin hasta olmuş’ gibi cümleleri duyarız. Çocuğumuza vakit ayırdığımız zaman oluşan duygu sevgi ve güvendir. Genellikle ergenlik döneminde yaşanan öfke krizi, anlaşılmama, isyancı olma ve dürtü bozuklukları görülen ergen bireylerin en büyük eksiklikleri ailesinin değer sistemi ve bunun sonucunda oluşan güven, sevgi, saygı eksikliğidir. Bizler çocuklarımıza saygı duymalıyız.

Doğa ile iç içe olan çocuklar negatif düşünce enerjilerini pozitife çevirmektedir. Bahçeli alanlara giden çocuklar hareket etmeye doyamazlar ve derin uykuya dalarlar. Ebeveynlerden duyduğumuz bilindik cümlelerden bazıları‘’ çocuğumla bugün çok gezdik, çok koştu, çok oynadı akşama çok güzel uyur’’. Çocuklarımıza bir bitki nasıl yetişir, bir hayvan nerede nasıl yaşamalı bunları öğretmeliyiz ki beyin hücreleri aktif olsun ve düşünceleri gelişsin. Bu eğitimle çocuklarımızın sanatsal bakış açısı gelişir ve arkadaş, eş seçiminde olumlu, güzel düşünen, kendisine bilgi ve bakış açısı bakımından yararlı olan kişileri tercih ederler. Kısacası çocuklarımıza pozitif enerji ile her şeyi öğretmeli, göstermeli, yaşatmalıyız.

Karşılaştığımız bir diğer sorunda 6 yaş ve sonrası çocuklarımızda aileye karşı tepkili davranışlardır. Genellikle altında yatan sebep ise ailenin çocuğuna vakit ayırmaması ve çocuğunu birçok sosyal aktiviteye göndermesidir. Aile için bunun önemi sorulduğunda ise genelde karşılaşılan cevaplar ‘ her şeyi öğrensin, bilsin hocam’ dır. Çocuklarımıza karşı yıldırma politikası izlememeliyiz. Çocuklarımız bizlerle geçireceği aktivite , yemek ,uyku , okul vaktini bilmelidirler. Sorumluluklarının ve tercihlerinin arkasında durabilmeli ancak bu yolla sağlanır.

Sonuç olarak çocuklarımıza yapıştırdığımız etiketlere dikkat etmeliyiz. Yaratıcılığı arttırmak anne baba olmanın sorumluluklarından biridir. Ebeveyn olmaya hazır hissetmiyorsak kendimize zaman tanımalıyız. Ebeveyn olmuşsak da sorumluluklarımızın bilincinde olmalıyız. Unutmayın kötü, hayırsız, işe yaramaz evlat yoktur, bilinçsiz yetiştirilmiş veya bilinçli yetiştirilmeye izin verilmemiş evlat vardır.

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page