top of page

KONVERSÄ°YON BOZUKLUÄžU


Psikiyatrik tanı ölçütlerine baktığımızda konversiyon bozukluk, dönüştürme bozukluğu olarak bilinmektedir. Bireylerde nörolojik belirti ile psikolojik çatışmaya ve fiziksel işlevsellik kaybına neden olarak görülmektedir. Konversiyon bozukluğunda, hastada tıbbi veya nörolojik bir durum vardır. Hataların duyusal veya motor işlevlerinde belirti ya da eksiklikler görülmektedir. Fakat bu belirti ya da eksikliklere neden olan faktörlerin tıbbi açıklaması tam olarak yapılamamaktadır. Konversiyon bozukluğunun sınıflandırılması konusunda psikiyatri ve nöroloji alanları arasında tartışmalar çıkmaktadır. Bir çok araştırmacıya göre konversiyon bozukluğu ile dissosiyatif bozukluğu arasındaki örtüşmenin, konversiyon ve somatoform bozukluğu arasındaki örtüşmeye göre yüksek olduğu tanısına varmıştır. Aynı olan etiyolojilerden dolayı konversiyon bozukluğunun somatoform hastalıklarının değil, dissosiyatif hastalıklarının başlığı altında olması gerektiği savunulmaktadır. Psikiyatrik ve nörolojik hastalıkları açısından değerlendirilen konversiyon hastalarının % 25-50 arası farklı hastalıklardan dolayı konversiyon dışı olduğu anlaşılmıştır (S. B. Zincir, Ö. Yanartaş, Ü. B. Semiz, Ö. Kazan Journal of Mood Disorders 2012;2(4):186-90). Kısmi felç, körlük, sağırlık bu belirti ve eksikliklere örnek olarak gösterilebilir. Fiziksel etki ve eksikliklere ek olarak psikolojik etkilere baktığımızda bireylerin belirtileri veya eksiklikleri yaşamadan önce kişiler arası çatışmaları, stres yaratıcılarının olduğu görülmektedir (APA,2000). Dsm V’ e göre klinik bulgular belirti gösteren nörolojik durumun veya genel tıp durumlarının arasında bağdaşmazlık ve uyuşmazlık olduğunu kanıtlamaktadır. Kişilerde belirgin bir sıkıntı, toplumsal uyumsuzluk ve işlevsellikte yetersizlik görülmüştür ve sağlık açısından değerlendirilmesi gerekli görülmüştür (DSM V,2014). Tekrar DSM V’ e göre değerlendirdiğimizde Konversiyon bozukluğunun belirli türleri vardır; güçsüzlük ya da inme(paralizi) , olağandışı devinim, yutma belirtileri, konuşma belirtisi, ataklar ya da katılmalar, anestezi ya da duyum yitimi, özel duyusal belirti, karma belirti ile gidenlerdir.

Konversiyon bozukluğu psikopatolojide çok yanıltıcı bir örüntü olarak görülmektedir. Geçmiş yıllarda bu bozukluk histeri ile anılmaktaydı. Freud bu bozukluğu konversiyon histerisi olarak adlandırmaktaydı. Freud’ a göre konversiyon bastırılmış cinsel duyguların yarattığı bilinçdışı çatışma olarak tanımlanıyordu. Aynı zamanda bastırılan kaygılar bilinçdışı şekilde fiziksel semptomlar gösteriyor ve tehlike taşıyordu. Bedende dönüşen rahatsızlık kişinin çatışması ile yüzleşmesini engelliyordu bu nedenle Freud Konversiyon Histerisi olarak adlandırmaktaydı. Tabii Freud kaygının ve içruhsal çatışmanın azalmasının birincil kazanım olduğunu iddia etmekteydi. Bu da kişinin bilinçsizce karşılaştığı fiziksel belirtinin kökenini bilmemesiydi Sadece histeri ise sempati ve ilgi çekmek amacıyla yapılmaktaydı ve bu konversiyona ek olarak ikincil kazanım olarak tanımlanmaktaydı. Birincil kazanımı günümüze göre anlamlandırdığımızda stresli, travmatik durumdan sürekli kaçınma ve kaçma olarak düşünebiliriz. Hasta rolünde bulunanlar bilinçli bir şekilde sahtekarlık yapmaktadırlar ve bu onların davranışlarına yansımaktadır. Fakat konversiyon bozukluğu olan hastalarda bilinçli bir şekilde belirtileri yansıtmazlar, kendilerini hastalıklarının kurbanı olarak görmektedirler. Ayrıca bunu açıklamayı eziyet olarak görmektedirler (Butcher,J.N. Mineka,S. Hooley,J.M.Somataform ve dissosiyatif bozukluklar,konversiyon bozukluğu,2014,s.533). İkincil kazanımlarda hasta rolü yapanlar sorulara karşı kaçamak ve kuşkucu davranırlar, sahtekarlıkları ortaya çıkmasın diye muayeneden kaçarlar. Bu yüzden histeri ve konversiyon birbirinden ayrı tutulmalıdır.

Bireylerin yaşadıkları fiziksel belirtilerle yaşadıkları stresli durumlar arasında bağlantı kuramaması belirtilerin devamlılığına neden olmaktadır.Yapılan bir araştırmada konversiyon bozukluğu görülen hastalar ile depresif kontrol grubunun geçmişinde ki stresli olaylar araştırılmış ve konversiyon ile depresif epizod arasında sıklık bakımından farklılık görülmemiştir ( Roelofs ve diğerleri, 2015). Kısaca açıklarsak yaşamda ki stresli olaylar konversiyona sebep olduğu gibi depresif epizoda da sebep olmaktadır. Bu nedenle konversiyon bozukluğunu net olarak ayırt etmek psikiyatrik acıdan zorlaşmaktadır.

1. Dünya savaşı sıralarında askerler arasında en çok rastlanan rahatsızlık konversiyon bozukluğudur. Aynı şekilde 2. Dünya savaşı sıralarında da görece yaygındı. Stresli çarpışmalar ve yaşanan yoğun kaygı askerler arasında bu rahatsızlığın yoğun olduğunu göstermekteydi ve daha çok dengeli görülen erkekleri etkilemekteydi. Günümüzde ise bu bozukluğun görülme sıklığı daha azdır. Bunun sebebini psikolojik olarak artar bilgi birikimine ve artar tanı ölçütlerine dayandırabiliriz. Psikolojik olan bu rahatsızlıklığın 1.Dünya ve 2. Dünya savaşlarında görüldüğü gibi fiziksel etkileri günümüzde de devam etmektedir. Baş dönmesi, denge kaybı, bayılma, bilinç kaybı, epileptik olmayan nöbetler, yutma güçlüğü, afoni, anosmi, görme kaybı, çift görme, bacaklarda felç gibi motor ve duyu kayıpları oluşmaktadır ( Doğan,Ş.K.Ay,S.Evcik,D.Nörolojik Bozuklukları Taklit Eden Konvesiyon Bozukluğu; Olgu Sunumu, 2013).

Konversiyon bozukluğunun kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla iki ila on kat daha yüksektir ( Butcher,J.N. Mineka,S. Hooley,J.M.Somataform ve dissosiyatif bozukluklar,konversiyon bozukluğu,2014). Konversiyon bozukluğu her dönem ve yaşta karşımıza çıkabilir fakat yoğun olarak ön ergenlik ve erken yetişkinlik dönemlerinde rastlanmaktadır (Maldanato,Spiegel,2005). Stres kaynağının ardından hızlı bir şekilde başlayan bu rahatsızlık stresin ortadan kalkmasıyla iki hafta içinde çözülebilmektedir. Fakat kesin olarak yok olmaz, tekrarlayıcıdır. Ağır vakalarda kronik hale gelmiştir. Konversiyon bozukluğu diğer somatoform hastalıklarda görüldüğü gibi majör depresyon, kaygı bozukluğu, dissosiyatif bozuklular ve somatizasyon ile birlikte görülmektedir. Yetişkinlerin neredeyse 3’ te 1’ i hayatında en az bir kere konversiyon tipi bir semptom geçirmiştir (Morrison,J. 2016,Kolaylaştırılan DSM 5,s. 263).

Konversiyon bozukluğunda dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır. Belirli bir durumla karşılaşıldığında işlev bozukluğunun sıklıkla uyumsuzluk göstermesi, körlük oluşması ve felçli kasların bazı etkinliklerle kullanılabilmesi, hipnoz ya da narkoz kullanılabilir bu durumda bireyin felçli kası etkin halde olabilir.

Konversiyon semptomu fiziksel olarak beklenen anotomik örüntülerle bağdaşmayabilir. Çünkü konversiyon bozukluğuna beden fonksiyonlarının fiziksel ve fizyoljik işlev bozukluğu yokken değişime uğraması denilebilir. Örneğin bireylerin alt bacağını çoraptan dolayı saran bir uyuşma olabilir, ayağın sinir örüntüsü farklıdır ve konversiyonu açıklayan durum bu değildir. Konversiyon kriterlerinde laboratuvar veya görüntüleme testlerine gerek duyulmamaktadır. Önemli olan fiziksel ve nörolojik iyi bir tetkik uygulamaktır. Konversiyon hastalarının geleceği ile ilgili anlamlı öngörüler yapılamaz, rahatsızlık buna izin vermez. Çünkü konversiyon bozukluğu olanların çoğunda ruhsal hastalık görülmemiştir. Somatizasyon olarak değerlendirildiğinde yıllar sonra tanı kriterleri yok olabilmektedir. Nörolojik açıdan değerlendirildiklerinde beyin ve omurilik timörü, multiple sklerosis ve başka rahatsızlıklar görülebilmektedir. (Morrison,J. 2016,Kolaylaştırılan DSM 5,s. 263).

Hastaneye giden kanversiyonların ilk başvuruları ruh sağlığı ile doğrudan ilgili değildir. Somotaform hastalığı olan bireyler net bir tanı alamadıkları için normal hastaların harcamalarına göre 6 kat daha fazla harcama yapmaktadırlar (Ural, S.Y.2017).

Konversiyon bozukluğunda tedavi konusunda söylenecek şeyler sınırlıdır. Öncelikle bireyin biyopsikososyal yapısı ele alınmalı. Akut vakalarda uygun, güven veren terapi desteklenebilir. En iyi tedavi biçimi hipnozla telkin yoluyla geçici olarak azaltılması üzerine olmuştur. Çünkü günümüze kadar düzenli ve iyi bir çalışma yürütülmemiştir.Kronik vakalarda ise, iç yönelimle davranışçı terapi, aile terapileri, psikodinamik yaklaşımlar, farmakoterapi uygulanabilir. Fiziksel belirtilerde fizyoterapi kullanılabilir. Motor hareketlerini iyileştirme amaçlı hareket ve yürümeyi geliştiren çalışmalar yapılabilmektedir. Hastanın bu süre zarfında motivasyona ihtiyacı vardır. Motivasyon sürecini ayrıcalıklar kazandırma, övgü halinde bulunma diyebiliriz bu bireye davranışçı yaklaşımla sağlanmalıdır. Bunlara ek olarak ikincil kazanımları ortadan kaldırmak için motor davranışlara yönelik pekiştirmeler kullanılabilir.

Konversiyon (dönüştürme) bozukluğu organik duyu ve hareket bozukluğu olarak görülü karakterize bir hastalık olarak tanımlanabilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre düşük sosyoekonomik yapıya sahip olan genç kadınlarda daha çok görülmüştür. Sonuca göre kadınlarda konversiyon belirtileri prevelansı %48.7 olarak saptanmıştır. Başka bir araştırmada ise bu hastalığa sahip bireylerin % 40.3’ ünde katılma ya da nöbetler, %40.3’ ünde duyu kaybı, %5 ‘ inde motor hareket kaybı, %12.6’ sında karışık görünüm saptanmıştır (Doğan,Ş.K.Ay,S.Evcik,D.Nörolojik Bozuklukları Taklit Eden Konvesiyon Bozukluğu; Olgu Sunumu, 2013).

Konversiyon bozukluğuna eşlik eden diğer psikolojik rahatsızlıklar depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları olarak görülmektedir. Tanı ve belirtileri çok çeşitli olduğu için nörolojik olarak değerlendirdiğimizde motor hareketlerine yönelik, kas iskelet sistemi rahatsızlıkları görülmektedir ve ağrı, uyuşma, karıncalanma, kuvvetsizlik olarak belirlenmektedir. Bu nedenle tanı koymak hayli zordur. Fizyolojik ve psikolojik tedavi uygulamalarında; antidepresanlar, antipsikotik ilaçlar, psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi, Faradi akım, fonksiyonel elektriksel stimülasyon, biofeedback terapileri uygulanabilmektedir.

Tüm sistemler gözden geçirildiğinde Konversiyon bozukluğunda hatalı tanı konulabileceği unutulmamalıdır. Dikkatli tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Nörologların ve psikiyatristlerin iş birliği yapmasına rağmen konversiyon hastaları kendi içlerinde oluşturdukları ikilemle karşımıza çıkabilmektedirler. Nöroloji uygulamasında en sık rastlanan psikiyatrik belirtiler felçler, yürüme bozukluğu, görme kaybı, sahte epileptik davranışlar görülmektedir. Yapılan son çalışmalardan birinde yanlış pozitiflik oranlarının önceki yıllara oranla azaldığı saptanmıştır. Ek olarakda tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi açısından, psikolojik ve fizyolojik muayenenin yanında nörolojik muayenenin hala değerli olduğu görülmektedir. Özellikle psikojenik hareket bozukluğu somatoform hastalıkları barındırdığı için Konversiyon Bozukluğunu tanısını zorlaştırmaktadır. Psikolojik zorlama belirtisi göstermemekle birlikte psikiyatrik belirtileri engelleyebilmektedir. Hastaların çoğu psikiyatri, nöroloji ve fizyoloji polikinikleri arasında sürekli gidip gelmekte ve diğer hastalara göre daha fazla harcama yapmaktadırlar.

Gonca Yılmaz

Kaynaklar

Butcher,J.N. Mineka,S. Hooley,J.M.Somataform ve dissosiyatif bozukluklar,konversiyon bozukluÄŸu, Anormal Psikoloji,2014

Doğan,Ş.K.Ay,S.Evcik,D.Nörolojik Bozuklukları Taklit Eden Konvesiyon Bozukluğu; Olgu Sunumu, 2013

Morrison,J, Kolaylaştıran Klinisyenler için Tanı Rehberi( DSM 5),çev. Şahin M, Kural H .U, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara,2016

S. B. Zincir, Ö. Yanartaş, Ü. B. Semiz, Ö. Kazan Journal of Mood Disorders 2012;2(4):186-90

Amerikan Psikiyatri Birliği,Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı(DSM5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitab’ından, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara,2014

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
ArÅŸiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page