top of page

BEYNİMİN BEDENİMLE NE DERDİ VAR ?

‘’ Sağlıklı besleniyorum, düzenli uyuyorum ve uyanıyorum, hep gülümsüyorum ve aynada kendime her gün ne kadar çok güçlü ve güzel olduğumu söylüyorum. Bilmiyorum yeterli gelmiyor sanırım. Duygu durum değişikliğim çok oluyor. Birden ruh halim değişebiliyor, dalgınlıklarım beni rahatsız ediyor, otokontrolümü kaybetmiş gibi hissediyorum, ara ara baş dönmem ve bıkkınlıktan mide bulantılarım oluyor…’’

Bizlerde böyleyiz, yalnız değilsin.. Yaklaşık 2- 3 yıldır ekonomik düzenin zedelenmesi, toplumsal algımızın değişmesi, sevgiden mahrum hissetmemiz, ilgiyi farklı tanımlamamız, işsizlik, sosyal medyanın negatif enerjisi ve birçok sebep 21. Yüzyıl kaosunu oluşturdu. Meditasyon, yoga, terapiler kaç saat dengenizi koruyor? Yeryüzü ve gökyüzü arasındaki enerjinin dengesi bozulmuş durumda. Dolunaya, merküre, jüpitere isyankarız. Asıl sorun onlarda mı? Yüzyıllardır gün doğumu ve batımına göre biyolojik bir çalışma dengesi, beslenme dengesi, uyku dengesi oluşturmuşuz. Genetik yapımıza göre gece 23:00- 03:00 saatleri arasında REM uykumuzu gerçekleştirdiğimiz saptamasına varılmıştı. Peki ne oldu bize? Dinlenemiyoruz, uyanamıyoruz, gün içerisinde öfkemizi kontrol etmekte zorlanıyoruz. Saatlerimizle oynanıldı ! Ortalama 7-8 yıldır ekonomik düzen bozulmaya başladı, olumsuz koşullara kısmi şekilde maruz kaldık, 1800 ‘ lü yıllardan beri ruh hastalıkları gündemde ve üzerine bir çok araştırma hipotezleri, verileri ekleniyor. Yıllardır kadın hakları savunuluyor, şiddet,öfke problemleri ve cinsel sapkınlık problemleri gündemde oluyor. İnsanların beyin aktivasyonlarını yitirmeleri, her şeyin bizleri boğacak ve sinirlendirecek şekilde gündemde olması, bedensel rahatsızlıklarımızın artması normal mi? Evet çok normal ! Biyolojik dengemiz saat farklarıyla, sebze meyvelerimizin genetiğinin bozulmasıyla, sosyal medya kullanımının artmasıyla, sağlıklı iletişimin bozulması ve algıların değişmesi ile 21. Yüzyıl kaoslu bir devir oldu. Olumsuzlukları yaşamamız çok normal. Bu devirde anormal kalabilmeyi büyük bir başarı ve güç olarak görüyorum.

Olumlu olumsuz tüm koşullara rağmen 2 -3 yıl öncesine geri dönelim. Stabil bir yaşam sürebiliyorduk. Duyduklarımıza, gördüklerimize rağmen baş etme mekanizmamız bize güç veriyordu. Ne ara kaygı seviyemiz bu kadar çok yükseldi? Konuşmaktan susmaktan korkar olduk ve arada kaldık? Çok mu bilgili olduk ve farkındalığımız artsın derken kendimizi çok mu yanlış yönlendirdik? Her zamanki gibi eğitimini alana, bilgili olana sormak yerine başımıza buyruk mu davrandık? Egemenliği biz kazandık derken egemenliği yanlış tanımladığımızı mı düşünmedik mi acaba? Çok bilmekten ve başına buyruk olmaktan mı geldi başımıza her şey?

Sonuç olarak, biyolojik bir saat dilimine alışkındık. Saatler gün doğumuna ve batımına göre birer saat değişiyordu, çok bilmek yerine fazlaca araştırıyor ve bilenine soruyorduk, savaşçı ve savunmacıydık, besinlerimize yabancı maddeleri değirmiyor, Avrupa’ nın olumlu yönlerini örnek alıyorduk. Bizler beynimizi yönlendirmeyi ve gücümüzü kazanmayı unuttuk. Bedenimizi tanımadığımız enerjiye teslim ettik, beynimizi sosyal medyanın ve çevredekilerin yönlendirmesine izin verdik. Mutlu olmak için saat dengenizin farkında olun ve uzaydaki kara deliğe sıkışıp kalmayın. Beyninizi ve bedeninizi sevin doğru yönlendirmelerde bulunun. Çünkü beyninizin bedeninizle bir derdi yok, sizinle bir derdi var. Sevginin gücünü unutmayın ve içten gülümsemek için cesur olun. Hadi şimdi başlayın ! Nelerin değiştiğini göreceksiniz, iyileştiğinizi fark etmek size yaratıcı düşünceler hediye edecek. İçinizde ki kıpırtıyı durduramayacak ve motivasyonunuzu etrafa yayacaksınız. En değerli varlığınız beyniniz ve bedeniniz. Doğanın tüm çiçeklerinden birer parça alın ve kokunuza, derinize, organlarınıza nakışlayın. Unutmayın özgürlüğünüz avuçlarında hapsolmuş, ruhunuzu uçurun, özgür bırakın…

Sevgilerle…

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page