top of page

KADIN DİLİNDE DUYGU DURUM



Karanlığın bir köşesinde bağdaş kurmuş otururken buldum kendimi. Kaç dakikadır dalgındım? Elimi yüzümü yıkamaya dermanım yoktu. Vücudum dondurucudan yeni çıkmış gibi kaskatıydı. Sızlayan kalbim varoluşu unutturmuştu. Boğazımda ağır bir yumru, dilimde kızgın demir vardı. Perdeleri açarak havanın durumunu görmek istedim. Akşam olmuş, benim evim dağılmış, yüreğim dağılmış. Radyodan canlı müzikler açarak enerjimi biraz toparlarım diye düşündüm. Loş ışığın düğmesine bastım. Doyamadığım kokusunun yerini çürük meyve kokusu, ölü hayvan kokusu gibi bir koku almış. Gene içim acıdı.. Kendi kendime kavga eder haldeydim. Evi toparladıktan sonra biraz yürüyüş yapmak iyi gelecekti. Hızlıca mutfak tezgahının üzerini toparladım, kedilere vereceğim köfteleri kaba koydum, oturma odasında ki dağınık görünüme son verdim, yatak odasına girdim, girmeseydim, girmemeli miydim, bu odaya girmeden düşünmüş müydüm yaramın kanayacağını? Toparlayamadım yatağı. Yastığına sarılırım diye korktum. Üzerime eşofmanlarımı giydim, tezgahtaki kabı aldım ve anahtarıma derin bir bakış attıktan sonra evden çıktım.

Ne de güzeldi hava. Yağmur yağmış, sonbaharın keskin toprak kokusu, yaprak hışırtıları eşlik ediyordu adımlarıma. Nasıl olacaktı bundan sonra yaşam? İçten zorlandığım bir nefes aldım. Artık gözümden yaş akmıyor, ciğerimden ağır bir soluk yükseliyordu. Sahil kasabasında yaşamanın en güzel yanı; denizin yosun kokusuydu. Kediler getirdiğim köfteleri yerken onları izledim. Hiçbir şey hissedemiyordum. Kendime mırıldanıyordum , içim acıyor diyorum, parçalara ayrılmış, kanayan bir şeyler var, tarifini etmekte zorlandığım bir duygu içerisindeyim. Eve girene kadar etrafta olan bitene dikkat etmeden ağladım. Dinmiyordu, durmuyordu gözyaşlarım. Usulca o uyuyormuş gibi sessiz hareket ederek yatağa gittim, yüzümü yastığa gömdüm ve uyudum.

Bir müddet kimseyle konuşmadım. Benim için bir dakikanın bile değerli olduğu zamanlarımı dondurmuş gibi hissediyordum. Sabahtan beri odamın tüm köşesini incelemiş yataktan çıkmamıştım. Açlığımın ban zarar vereceğini düşünerek akşam yemeği için hazırlanmalıydım. Evimin dış kapısının yakınında bulunan boy aynasında bordo renkli rujumu sürdüğüm sırada kapı çaldı. Paniklemek ve heyecanlanmak arası yaşadığım şok rujumu tekrar görmemle son buldu.

Her çeşit çiçeği koydurmuştun buketin içine. Baştan aşağıya önce süzdün beni ve devirdin ela gözlerini. Esmer teninde gözlerin ne kadar keskin görünüyordu. Anlamlandıramadığım bir yerdeydim. Canımı acıtan, beni param parça eden, dengemi bozan hain şuan karşımdaydı. Omuzlarına vurmak istedim. Seni itmek ve sana zarar vermek istedim. Kıyamadım… Sevgiyle bakan gözlerine, özür dileyen mimiklerine kıyamadım. Elveda bile demeden, habersizce beni yalnız bıraktığın bu lanet kalp şimdi senin için gene şımarıyor. Dayanamadım atıldım kollarına. Belimi kopartırcasına kendine çektin ve sarıldın bana. Boynumu tekrar tekrar koklayıp defalarca özür diledin. Bense çiçeklerimi masanın üzerine koyup seni Şarap içmeye davet ettim..

Uzm. Psikolog Gonca YILMAZ

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page